Ana Sayfa Ekonomi, Gündem, Son Dakika, Tarsus 14 Ağustos 2025 3 Görüntüleme

SADECE İKİ SEÇENEK VAR “YA İNSANİ ÜCRETLER YA MEYDANLAR!”

Eğitim-İş Tarsus’tan Hükümete Sert Tepki: “Açlık Sınırında Yaşamak İstemiyoruz!”
Eğitim-İş Tarsus İlçe Temsilciliği, 14 Ağustos’ta Türkiye genelinde eş zamanlı olarak düzenlenen basın açıklamasında hükümete seslendi. Tarsus Yarenlik Alanı’nda yapılan açıklamayı Eğitim-İş Tarsus İlçe Başkanı Yunus Karamık okudu.
Karamık, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde hükümetin sunduğu zam teklifini “sefalet zammı” olarak nitelendirdi. Teklifte yer alan 2026’nın ilk yarısı için yüzde 10, ikinci yarısı için yüzde 6; 2027’nin her iki yarısı için ise yüzde 4’lük artış oranlarının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Karamık, “Bu oranlar kamu emekçisine ‘daha da sürün’ demektir” ifadelerini kullandı.
Konfederasyonlarının araştırma birimi Kamu-Ar’ın verilerine göre temmuz ayında açlık sınırının 27 bin 670 TL, yoksulluk sınırının ise 85 bin 344 TL’ye ulaştığını hatırlatan Karamık, “Bu teklifle kamu emekçisine açlık ile yoksulluk sınırı arasındaki bir yaşam dayatılıyor” dedi.
“İnsanca Yaşamak İstiyoruz”
Karamık, taban aylık katsayısı ve diğer maaş kalemlerinde önceki kayıpların telafisi için yüzde 72 artış ve 2026 ile 2027 yıllarının her yarısında yüzde 25 oranında zam yapılmasını talep ettiklerini belirtti. “İnsani koşullarda çalışmak, onurlu bir ücret almak hakkımızdır” diyen Karamık, hükümeti akla, vicdana ve hayatın gerçeklerine uygun bir zam teklifi sunmaya çağırdı.
“Direne Direne Kazanacağız”
Açıklamada, sefalet zammında ısrar edilmesi halinde eylemlerin dozunun artacağı mesajı verildi. Karamık, “Eğer insanca bir teklif önümüze konmazsa devlet dairelerinde hayat duracak, meydanlar bizim isyanımızla çınlayacak” sözleriyle mücadeleyi büyüteceklerini belirtti

* Basın açıklaması metninin tamamı aşağıdadır:

“SADECE İKİ SEÇENEK VAR: YA İNSANİ ÜCRETLER YA MEYDANLAR!

Bugün hem Çalışma Bakanlığı önünde hem de Türkiye’nin tüm illerinde meydanlarındayız. Bugün sesimizi duyurmak, irademizi göstermek, haklarımızın altını çizmek için bir aradayız.
Bilindiği üzere; milyonlarca kamu emekçisi, emeklisi ve onların ailelerini ilgilendiren 8.Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Bakanlık, taktiksel olarak son ana kadar sakladığı teklifini nihayet salı günü vermiştir. Gülünç bile denemeyecek teklifteki oranlar, teklifin neden son günlere sıkıştırıldığının da anlaşılmasını sağlamıştır.
Kamu emekçisinin evine meyve sebzenin taneyle, etin ayda bir girdiği; maaşın yarısına yakınının kira ve faturalar gibi kaçınılmaz giderlerle eridiği şu dönemde hiç utanmadan verilen ücret zammı teklifi şöyledir:

“2026’nın ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6,
2027’nin ilk altı ayı için de ikinci altı ayı için de yüzde 4.”

Oysa konfederasyonumuza bağlı AR-GE birimi Kamu Ar’ın araştırmasına göre Temmuz ayında bile açlık sınırı 27 bin 670, yoksulluk sınırı ise 85 bin 344 lirayı bulmuştur. Bu verilen teklifle memura açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasındaki alan reva görülmüş, ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiği devreye sokulmuştur. Kabul etmiyoruz:


İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ!

Sürecin en başından beri bu kez toplu sözleşme masasında Birleşik Kamu-İş olarak bizim de olduğumuzu belirtmiş, müzakere görünümlü müsamerelere geçit vermeyeceğimizi vurgulamıştık.
Ne demiştik: Kamu emekçisinin hakkını, alın terini, umudunu, geleceğini sattırmayacağız!

Şimdi karşımıza gelen teklif “Biz satarız” demektir. Bu teklif kamu emekçisine de emeklisine de “daha da sürün” demektir. “Biz yıl içinde iyimser tutup sonra 10 defa değiştirdiğimiz enflasyon öngörülerimizin bile altında bir teklifi yapmaktan utanmıyoruz” demektir. Memur çocuğunu okutamasın, evine boynu bükük girsin, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamasın demektir.
Kamuoyu huzurunda açıkça söylüyoruz: Bu sefalet teklifinin gerçek hayatta, gerçek enflasyon karşısında ve vicdanlarda karşılığı yoktur.

Birleşik Kamu-İş olarak bir kez daha ilan ediyoruz, olması gereken açıktır:
1- Taban aylığı katsayısı, aylık katsayısı, yan ödeme katsayısı, ek ödeme ve diğer maaş kalemlerinde önceki yıllardan kaynaklanan ve devredip duran kayıpların telafisi nedeniyle bu kalemlerde yüzde 72 artış kaçınılmazdır.
2- Ayrıca 31.12.2025 itibariyle taban aylığı katsayısı, aylık katsayısı, yan ödeme katsayısı, ek ödeme ve diğer maaş kalemlerinde ise;
2026’nın ve 2027’nin her yarısında yüzde 25 oranında artış, insanca ücretler almamız için şarttır.

Bu gerçeklerin yanından bile geçmeyen hiçbir teklifin milyonlarca kamu emekçisi nazarında kıymeti yoktur.
Biz hoşlarına gitmeyen bu gerçekleri söylediğimizde bize kendilerince bıyık altından gülüp “Bu rakamları nasıl kazanacaksınız?” diye soranlar oluyor, yol belli, cevap verelim:


DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ

İnsani koşullarda çalışmak hakkımız. İnsanlık onuruna yaraşır ücretler almak hakkımız. Gelir adaleti, yaşanabilir ve haysiyetli memuriyet hakkımız. Bu hakları yedirmeyiz. Kamu emekçisinin emeğini, geleceğini masa oyunlarına kurban ettirmeyiz. Milyonlarca emekçinin hak arama ruhsatını nişan gibi göğsümüzde taşıyoruz, bu kıymetli sorumluluğun hakkını verecek ve masa oyunlarını bozacağız!

Yanlış yönetimin elinde ülke tel tel dökülüyor. Büyük önder Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği ve bize çatısı altında eşit yaşam hakkı sunan Cumhuriyet, dört koldan saldırıya uğruyor, kazanımlarını yitiriyor. Adalet yok, eğitim yok, geçim yok, liyakat yok, vergi adaleti yok, Bakanlığın bize verdiği teklife bakınca bir kez daha anlıyoruz ki utanma da yok!
En son çıkan diploma skandalı bile ortaya koydu ki kamu çalışanlarının haklarını korumasını talep ettiğimiz yöneticiler daha kamu çalışanlarının devlete teslim ettiği resmi evrakları korumaktan bile aciz. Ama bir itiraf bile yok.

Türkiye’nin her yerinden bize bu sefalet teklifini yapanlara sesleniyoruz: Hodri Meydan! Gelin bakalım bir memur ailesinin evine bir günlük konuk olun. Kirasını, faturasını, evin gıdasını, mecburi giderleri bir hesaplayın bakalım ay sonunu getirmeye matematiğiniz yetecek mi! İddia ediyoruz, o evde 1 gün bile kalamazlar. Ama dayanamayacakları bu sefaleti bize 2 yıl boyunca dayatmaya çalışıyorlar! Olmaz öyle şey, olmayacak! TÜİK’in verdiği enflasyon oranları, vatandaşın cebini yakan krizin yarısını bile anlatmıyor.


Siz kimi kandırıyorsunuz! KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ

Yarın hükümet bize verdiği teklifi yenileyecek. Buradan, kamuoyu önünde ilan ediyoruz ki: insanca bir teklif önümüze konmazsa tüm örgütlü irademizi ortaya koyacağız. Cuma günü önümüze başka bir sefalet teklifi koyulursa, utanç verici bu teklifte önceki dönemlerde yapıldığı gibi mikroskobik artışlar yapılıp müjde gibi sunulmaya çalışılırsa devlet dairelerinde hayat duracak, meydanlar bizim isyanımızla çınlayacak. Eğer hükümet, emek körü bu teklifi geri çekmezse pazartesi her yerde iş bırakacağımızı ve Ankara’da toplanıp Bakanlık önüne yürüyeceğimizi ilan ediyoruz. Ve bilinsin ki haklarımızı alana kadar vereceğimiz mücadelenin dozu giderek artacak.

Uzun zamandır yanlış ekonomi politikalarında sürdürülen ısrar; çalışanın geçinemediği, çalışmak isteyenin iş bulamadığı, gelecek umudunu yitiren gençlerimizin yurt dışına gittiği, gıda fiyatlarının dahi günlük olarak arttığı, toplumun sadece bir avuç ayrıcalıklı zümresinin zenginleştiği bir iklim yaratmıştır. Şimdi bunun faturasının kamu emekçisine kesilmesine geçit vermeyeceğiz. Kendi lükslerini “devletin itibarı” tekerlemesiyle açıklayanların “devlette çalışma”yı bu denli değersizleştirmesine göz yummayacağız. Devlet itibarı, en büyük resmi konvoyları kurmakla sağlanmaz. Devlet itibarı, özerk ve bağımsız kalması gereken devlet kurumlarını liyakatsiz yöneticiler eliyle parti şubesine çevirmekle yaratılmaz. Devlet itibarı, okullara tuvalet kağıdı koyabilmekle olur. Ülkenin son akciğerleri olan ormanlar cayır cayır yanmasın diye söndürme filosu oluşturmakla olur. Kendi bünyesinde çalışan insanlara haklarını vermekle, onların aklıyla dalga geçmeyen zam teklifleri yapmakla olur.

Hükümete sesleniyoruz: Gelin kendi itibarınızı da daha fazla yerden yere vurmayın. Ya akla, matematiğe, vicdana, hayatın gerçeklerine uygun bir zam teklifini önümüze getirirsiniz ya da önce Çalışma Bakanlığı’nın penceresinden ve televizyon kanallarından bizim isyanımızı, direnişimizi izlersiniz. Yarın siz kendi yolunuzu seçeceksiniz.
Bizim yolumuz bellidir, bu yolun hakkını vereceğiz:

SLOGAN: EMEK, EYLEM, DİRENİŞ YAŞASIN BİRLEŞİK KAMU-İŞ!”

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site by Uzman Tescil web sitesi kurma