Tarsus Emek ve Demokrasi Platformu Üyeleri, Tarsus Yarenlik Alanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi.
Tarsus Emek ve Demokrasi Platformu Basın Açıklaması Metni aşağıdadır:
“Unutmuyoruz, affetmiyoruz, hesap soruyoruz!
Takvimler bugün 6 şubatı, bir yıl önce hepimizi yasa ve öfkeye boğan günü gösteriyor. O gün sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Elâzığ ve Diyarbakır değil, hepimiz derin bir acıyla sarsıldık. Başta yıkımın yaşandığı 11 kentimizde yaşayanalar olmak üzere kimimiz eşini, annesini, babasını, kimimiz çocuklarını, yakınlarını, dostlarını kaybetti. 6 Şubat’ta yitirdiklerimizi saygıyla anıyoruz.
“6 Şubatı unutma unutturma”
İktidarın kar hırsı ve rant politikaları sonucunda bir doğal afet 11 ili doğrudan, tüm ülkeyi dolaylı olarak etkileyen bir katliama dönüştü. Şaibeli resmi rakamlar 53 bin insanın öldüğünü söylerken, daha geçtiğimiz günlerde Murat Kurum gerçekleri itiraf edercesine depremde 130 bin kisinin hayatını kaybettiğini ağzından kaçırdı.
“Unutmak yok affetmek yok helalleşmek yok”
Bu ülkede onlarca deprem, yıkım, felaket yaşadık. Ama hepimiz biliyoruz ki bunlar yaşanmadan yıllar önce bilim insanları, meslek odaları defalarca kez uyarıda bulundu, raporalar hazırladı. Saece bilim insanlarının, meslek odalarının değil, devletin hazırladığı resmi raporlarda da hep aynı şeylerin altı çizildi.
Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler ne yaptı? Her seferinde “duymadım, görmedim, bilmiyorum” diyerek üç maymunu oynadılar. Dolayısıyla sadece 6 Şubat depreminin değil, yaşadığımız her felaketin ağır sonuçlarına adeta davetiye çıkardılar.
Japonya’da yaşandığında can kaybı üç beş kişiyi geçmeyen bir deprem biz de on binlerce insanı hayatından eden, kentleri yerle bir eden bir katliama dönüşmüştür. Bu büyük yıkımın tek sorumluluğu sadece kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karışı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlere de yıkılamaz. Doğal afetleri katliama dönüştüren iktidarın yağma ve talan politikalarıdır.
” Deprem değil bu bir katliam”
Devletteki neoliberal dönüşüm politikalarının, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının, özelleştirmelerin, devletin bir Anonim Şirket gibi yönetilmesinin, iktidarın devleti adeta inşaat şirketlerine teslim etmesinin, denetimsizliğin, kamuya ve yatırımlara yeterince bütçe ayrılmamasının yarattığı yıkım kentlerimizin, yok olmasıyla, on binlerce ölüm, yüzbinlerce yaralı ile göz önüne serilmiştir. Sorumlusu ise sermaye düzeni, tek adam rejimidir.
“Deprem değil sistem öldürür”
Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonunu da unutmadık.
- İletişimin hayati olduğu, yakınlarımızdan haber almaya çalıştığımız şartlarda devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık.
- Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri “kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin” tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık.
- Deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, halkın kendi dayanışmasıyla hazırladığı yardımlarım depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık.
- Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık.
Aradan bir değil, yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri, halkı enkaz altında bırakanları unutmayacağız.
“Unutmak yok affetmek yok helalleşmek yok”
İktidar depremden sonra Milli Dayanışma Paketi çıkardı. Halktan alınan KDV, ÖTV, motorlu Taşıtlar Vergisi gibi vergiler fahiş oranda artırıldı.
Yetmedi.. 2023 Temmuz’unda 762 milyar lirası depremle ilgili harcamalara ayrılmak üzere 1 Trilyon 120 Milyarlık Ek bütçe yapıldı. Ama aradan geçen bir yıla rağmen deprem bölgesinde hala tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. Hayatta kalanlar yirmi milyon tona yakın enkazın sonucu oluşan molozlar ve asbest içerisinde yaşamaya mahkûm edildi ve halkın sağlığı hiçe sayıldı.İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu.
Milyonlaca insan adeta konteyner kente, çadır kente dönüşmüş şehirlerde kaderine terk edilmiş durumda. Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor.
“Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”
İktidara sesleniyoruz:
Nereye gitti bizlerden topladığınız vergiler?
Topladığınız vergileri depremzedenin yaralarını sarmak yerine kime, kimlere harcadınız?
. Hala kayıp çok fazla yetişkin insan ve çocuğun akibetini bilmiyoruz kayıplar nerede?
- Milyonlar sizden yaşadığı acıları istismar etmenizi, yerel seçim yatırımı olarak kullanılmanızı değil, temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor.
- Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar sizden “zorunlu kamulaştırma” adı altında topraklarına çökmenizi, yüzlerce yıllık zeytinlikler yerine binalar dikmenizi değil, en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamanızı istiyor.
- Milyonlar, sizden 6 Şubat depremini “asrın felaketi” olarak yutturmaya, “kader” olarak göstermeye çalışmaktan artık vazgeçmenizi, olası depremlere karşı bir an önce önlem almanızı bekliyor.
” AKP’den hesap soracağız”
Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü, bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzen bizim düzenimiz değildir. Bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Depremden etkilenenlerle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz.
Bir kez daha söylüyoruz: Tüm sorumlular hesap verene kadar, bu rant ve talan düzeni son bulana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
” Talan düzenini yıkacağız” “