Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin; Mersin’in doğal afetlere hazırlıklı olabilmesi adına bir süre önce çalışmalarını başlattığı ‘Mersin Afet Yönetimi Bilim ve Danışma Kurulu Toplantısı’ gerçekleştirildi.
Toplantıya AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki, Şehir Plancısı Remzi Sönmez, Mersin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Fikret Zorlu, Mersin Barosu Çevre Komisyonu’ndan Av. Azize Altıok, İnşaat Mühendisi Yüksel Tonguç ve Celal Toroğlu, AÇEV’den Sosyolog Hasan Deniz, Mersin Tabip Odası Başkanı Nasır Nesanır, TMMOB Mersin İKK Sekreteri İbrahim Yücesoy, TTB 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, TMMOB Harita Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı Ayhan Erdoğan, TMMOB Peyzaj Mühendisleri Odası Başkanı Yasin Otuzoğlu, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Engin Çörüşlü, ODTÜ’ten Şehir Plancısı Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bahar Yetiş, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selim İnan, Muğla Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Gül, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nida Naycı, Sütçü İmam Üniversitesi’den Prof. Dr. Ahmet Özbek, Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şerif Barış, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zübeyde Hatipoğlu Bağcı, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nihan Özdemir Sönmez, ODTÜ’den Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ali Mazmancı, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Muğla Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehmet Rıfat Kahyaoğlu, Mersin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hayati Koç, Mersin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehmet Ali Kurt, Çağ Üniversitesi’nden Dr. Gülten Venüs Cömert, Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık ve İnşaat Mühendisi Kenan Yücesoy katıldılar.
Toplantıda; jeoloji, jeofizik, hidrojeoloji, şehir planlaması, hukuk, halk sağlığı, gıda güvenliği, çevre, afet lojistiği, ziraat mühendisliği, kimya mühendisliği, peyzaj, mimarlık ve inşaat mühendisliği alanında uzman akademisyenler ve uzman isimler yer aldı. 2 oturumda gerçekleşen toplantının ilk oturumunda Mersin’in coğrafi yapısı, risk kategorileri, nüfus artışı, sıvılaşma riskinin olduğu bölgeler, yağış haritası, hazırlanacak olan Afet Eylem Planı’nın kapsamı ve yöntemi ile olası senaryolar konuşuldu. 5 başlık altında gerçekleştirilen ikinci oturumda ise deprem, kuraklık, sel, yangın gibi olası afet konu başlıklarında; altyapının geliştirilmesi, önlemler, öneriler, yapılması gereken yatırımlar ve planlamalar konuşuldu.
5 başlık altında uzmanlar görüşlerini dile getirdi
Mersin Büyükşehir Belediyesi Afet Yönetim Planı’nın hazırlık komisyonunda görevli Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent Doktor Fikret Zorlu, 2 oturumda gerçekleşen toplantının ilk oturumunu değerlendirdi.
Zorlu: “Diğer riskleri de göz ardı etmeyen bir çalışma planlamaktayız”
Fikret Zorlu, “Mersin İli Afet Riskleri ve Eylem Çalışma Kapsamı” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Zorlu sunumunda; afete nasıl hazırlık yapılmalı, eylem planı nasıl olmalı, çalışma, yöntem ve yol haritaları nasıl olmalı gibi konuların üzerinde durdu. Yapılacak çalışma için 2 kez daha bir araya geleceklerini ve bir eylem planı oluşturacaklarını ifade eden Zorlu, “Haziran ayı içerisinde yerel katılımcıların, odaların, belediyelerin, uygulamadaki uzmanların katılımıyla, yerelin problemlerinin tartışıldığı bir çalıştay planlamaktayız. Dolayısıyla bu çalışma, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonunda yürütülen çok yönlü bir çalışma olma hedefinde. Çalışmanın kapsamında deprem güncel olması ve olayın büyüklüğü nedeniyle ön planda. Ama tabi diğer afetleri de göz ardı edemeyiz. Deprem sonrası müdahaleler ile buna yönelik mutlaka önlem almalıyız, ama esas prensip bunun bir afete dönüşmesini engelleyici mekanizma ne olmalı? Altyapı ne olmalı? Tabii ki Mersin’de deprem dışında heyelan ve su baskınları var. Kuraklık riski, yangın, patlama, kimyasal kaza riskleri var. Çünkü burası bir sanayi bölgesi ve bir petrol depolama ile dağıtım bölgesi. Nükleer Santral inşaatının sürdüğü bir kent. Dolayısıyla diğer riskleri de göz ardı etmeyen bir çalışma planlamaktayız” dedi.
“Bölgelerdeki problemlere yönelik çalışmalar yürütmeliyiz”
Mersin nüfusunun hem Suriyeli göçü, hem de yaşanan depremlerin ardından çok büyük artış gösterdiğini belirten Zorlu, “2011 yılından sonra Suriyeli sığınmacılar nedeniyle, 2 milyon 200 binleri aşmış bir nüfus vardı. Bu deprem sonrasında gelen nüfusla beraber, sayı 2.6 milyona ulaşmış durumda. Bunların çok önemli bir kısmının kalıcı olacağını biliyoruz. Bu planlama çerçevesinde nasıl bir değer için çalışmamız gerekiyor? Nüfus bizim en büyük değerimiz olduğuna göre, bu nüfusu koruma üzerinde durmalıyız” ifadelerine yer verdi. “En önemli yerleşimlerimiz kıyı bölgesinde” diyen Zorlu, “Tarsus hem sanayi, hem de nüfus bakımından sıvılaşma riskinin yüksek olduğu bölgelerden biri. Akdeniz, Mezitli, Yenişehir barındırdıkları nüfus ve çalışma alanları nedeniyle, değerlerin çok yüksek ve risklerin yüksek olduğu bölgeler. Sırasıyla Toroslar, Silifke ve Çamlıyayla, nispeten nüfusun az olması ve zemin yapısı nedeniyle biraz daha avantajlı. Ama orada da Ecemiş fayının uzantıları var, başka riskler var” diyerek, özellikle bölgelere ve bölgelerdeki problemlere yönelik çalışmalar yürütmenin elzem olduğunu vurguladı.
2. oturumda uzmanların 5 başlık altında görüşlerini dile getirdiklerini belirten Zorlu, “Deprem konusu, kuraklık konusu, sel baskını, yangın riskleri; bunların tanımlanması, bunlara karşı önlemler, altyapıların geliştirilmesi konularında önerilerini sundular. Dünya-Türkiye deneyimlerine göre Mersin’de nelere dikkat etmek lazım? Hangi altyapıyı geliştirmek lazım, ne tür yatırım yapmak ve önlem almak lazım bunları tartıştılar” diye konuştu.
Konu başlıklarının detaylarını paylaşan Zorlu, şunları söyledi:
“Deprem Riskleri Yer Bilimsel Çalışmalar Grubu; Mersin’de ne tür deprem senaryolarının söz konusu olduğunu, hangi tür depremlerin Mersin’i etkileyebileceğini ve olasılıkları konularını tanımladılar. İkinci başlıkta, ‘İkincil Afetler’ dediğimiz, deprem olması durumunda yangın, su kesintisi, kazalar, patlama veya benzeri olaylar tartışıldı. Üçüncü başlıkta ise, deprem sonrası Arama-Kurtarma-Lojistik konusu ele alındı. Bir başlık da Planlama; yani deprem sakınımı planlaması, sel baskınlarının, depremden az etkilenmek için yapı stokunun geliştirilmesi, yeni planlama alanları açılması, önlemler alınması, yapılaşma sınırlarının getirilmesi gibi konular konuşuldu. Son başlıkta ise inşaat mühendisliği, mimarlık alanında, özellikle yapı üretilirken neye dikkat edilmesi, mevcutta riskli yapılara karşı ne tür önlemler ve çözümler getirilebileceği tartışıldı.
“Bu çalışma; çalışmamızın yöntemini, çerçevesini, bakış açısını ortaya koydu”
Toplantı sonrası öngördükleri çalışma planını da aktaran Zorlu, “Bunu etaplar şeklinde düşünmeliyiz. Bugünkü çalışma; bizim çalışmamızın yöntemini, çerçevesini, bakış açısını ortaya koydu. Haziran ayında Mersin’de bulunan belediyeler, STK’lar ve uzmanların katılacağı, Mersin’e yönelik spesifik problemlerin konuşulduğu bir çalıştay olacak. Bu arada analizler; yani sondajlar, yapı araştırmaları ve risklerin detaylı etüdü yapılacak. Ondan sonraki aşamada stratejiler geliştirilecek ve sonrası eylem planı yapılacak”ifadelerini kullandı.
Zorlu: “Afet İşleri Dairesi’nin kurulması çok isabetli bir karar oldu”
Eylem Planı’nın uygulama sürecinin etaplar halinde olacağını kaydeden ve yapı üretimi, sosyal konut üretimi, yeni konutların üretimi, altyapının güçlendirilmesi, köprüler gibi uygulama kısmının zaman alacağını ifade eden Zorlu, son olarak Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Afet İşleri Dairesi’ni çok hızlı bir şekilde kurması ile ilgili de, “Büyükşehir Belediyesi, afet risklerini öngördüğü için Adıyaman’da bir takım hazırlıklar yaptı, oraya destekler verdi ve böyle bir dairenin ihtiyacını öngördü. Şu anda Büyükşehir Belediyesi’nin aslında fiilen Fen İşleri, Sosyal Hizmetler, İtfaiye Dairesi, Ulaşım Dairesi gibi farklı farklı daireler altında yaptığı işi, tek bir merkez altında, tek daire altında koordine ettiği bir yapılanma olacak. Tabii ki bütün dairelere görev düşüyor, ama bunların planlanması, organizasyonu, dağıtımı, lojistiği, malzeme tedariğinin bir daire üstünde olması gerekiyordu. Dolayısıyla çok isabetli bir karar olmuş oldu” diye konuştu.
Mahruki: “Türkiye’nin afetler konusunda yüksek yetkili özel kuruma ihtiyacı var”
AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki toplantıyı değerlendirerek, “Bir kere çok iyi bir katılım oldu. Çok nitelikli insanları bir araya getirmişler ve disiplinler arası bir grup oluşturmuşlar. Çok güzel hazırlık yapmışlar, çok başarılı buldum. Buradan güzel projeler çıkar, güzel fikirler çıkar, sonra da güzel uygulamalar olur diye düşünüyorum”dedi.
Afet İşleri Dairesi Başkanlığı kurulması yönündeki kararı da değerlendiren Mahruki, “Afetler konusu, Türkiye için çok özel ve çok önemli bir konu. Çünkü Türkiye bir afet ülkesi; seller, depremler, yangınlar hatta bu küresel ısınmadan dolayı meteorolojik afetlerin de hem şiddeti, hem sayısı, hem de çeşitliliği artmış durumda. Afetler konusunda Türkiye’nin yüksek yetkili ve tabii ki sorumluğu ile birlikte özel bir kuruma ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
Prof. Yetiş: “Güzel bir başlangıç”
Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bahar Yetiş, toplantının oldukça verimli geçtiğinden söz ederek, “6 Şubat’tan sonra pek çok belediye, bu tarz çalışmaların yapılması gerektiğini fark etmiş durumda. Bu güzel bir şey. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de, bu bağlamda çok hassas olduğunu fark ettim. Yaptıklarını dinledim. Oldukça iyi işler başarmışlar. Ama tabi ki her zaman daha iyisi mümkün. Onun arayışı içindeler. Dolayısıyla da bu çalışmayı çok takdir ettim. Güzel bir başlangıç” dedi.
Deniz: “Yaşanan felaketlere kader demek, insan eliyle yapılan hataların üstünü örtmektir”
Anne Çocuk Eğitim Vakfı’ndan Hasan Deniz de, depremin yaşandığı ilk günden sonraki gözlemlerini paylaşarak, gördüğü en temel sorunun koordinasyonsuzluk ve geriye dönük temel plansızlık olduğunu söyledi. Deniz, “Bu toplantı aslında bizi, 6 Şubat’ta yaşadığımız olayın geçmişine götürüyor. 6 Şubat’ta hangi eksikliklerimiz var, şimdiden ne gibi önlemler alabiliriz, disiplinler arası bir koordinasyonu ve ortak aklı nasıl kurabiliriz konularına odaklanan bir toplantıydı. Umarım burada konuşulanlar hayata geçebilir. Elbette belediyelerin de yetki ve kaynak anlamında sınırlı imkanları olduğunu biliyoruz. Ama kendi yetki ve etki alanları içerisinde, burada oluşan ortak aklı hayata geçirmeleri bile önemli. Bu felaketlerin kader olmadığını biliyoruz. Bu felaketlere kader demek, aslında insan eliyle yapılmış hataların üstünü örtmek, onlara mazeret bulmaktır. Ben bugünkü çalışmayı, bu açıdan anlamlı buluyorum” diye konuştu.
Prof. İnan: “Mersin’in geleceği hakkında konuştuk”
Jeoloji Mühendisi Profesör Doktor Selim İnan, yararlı bir toplantı gerçekleştiğini belirtti. İnan, “Mersin’in bir Afet Master Planı’nın olması gerekiyor. Dolayısıyla da afetlerle ilgili bir birimin olması gerekiyor. Bu birimle ilgili olarak da, Sayın Belediye Başkanımız adımını attı ve çalışan arkadaşlar da gayet güzel bir toplantı düzenlediler. Türkiye’nin değişik üniversitelerinden de çok sayıda bilim insanı geldi. Kamudan gelen arkadaşlarımız var. Neler yapılabilir, hangi birim kurulabilir, bu birimin görevleri ne olmalıdır, ilk yapılacak adım nedir, daha sonraki adımlar ile Mersin’in geleceği hakkında konuştuk” ifadelerini kullandı.
6 Şubat’ta yaşanan depremin Mersin’i de çok etkilediğinden bahseden İnan, “Herkes dışarılara çıkmaya başladı ve gerçekten de buranın bu kadar etkilenmesinin nedenleri üzerinde çalışmaya başladık. Onun için de genel olarak baktığımızda etrafta faylar var. Faylar aktif midir ya da zemini nasıldır, bu zemin problemleri nelerdir, zemini düzeltmek amacıyla neler yapılabilir konularıyla alakalı toplantı yaptık” diye belirtti. İnan, Mersin’e geldiği 2000 yılından, emekli olduğu 2020 yılına kadar çeşitli zamanlarda hem belediyede, hem çeşitli kurumlarda, hem de üniversitede ve okullarda bu konuda konferanslar verdiğini, fakat kimsenin bir adım atmadığını söyledi. İnan, “Bugüne kadar adım atılmadı. Bugün bir adım atılması benim için çok sevindirici bir olay. O yüzden de böyle bir toplantıya çağrıldığım için de çok memnun kaldım” dedi.
Prof. Şengül: “Mersin’in ihtiyaç duyduğu önemli değerlendirmeleri yaptık”
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi Bölümü Şehir Plancısı Profesör Doktor Tarık Şengül, aynı zamanda İstanbul Deprem Üst Kurulu üyesi. Toplantıyı değerlendiren Prof. Şengül, “Bu tür toplantılardan sonuç almak, tek bir toplantıyla olmuyor. Önümüzdeki süreçte bu çalışmalar devam edecek, ama bir başlangıç yapma açısından son derece yararlı. Gerçekten iyi bir çerçevenin kurulduğu ve önümüzdeki döneme yönelik Mersin’in ihtiyaç duyduğu bazı değerlendirmeleri yapmamıza olanak sağlayacak bir ortam ve çalışma çerçevesi oluştu. Ben planlama alanında çalışan biriyim. Biz planlama boyutuna baktık. Orada çok değerli bir çalışma yapıldı. Mersin’in önümüzdeki dönemde, bu deprem sonrası planlama yaklaşımının bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğine yönelik bir değerlendirme yaptık” dedi.
“Mersin’i hazırlıklı hale gelmesi konusunda daha iyi bir noktaya getireceğiz”
Toplantıda gündeme gelen konuları sıralayan Şengül, “Aslında çok iyi işler yapılmış, bir takım mesafeler alınmış. Şimdi deprem olduktan sonra bir kez daha bakalım dedik, neleri iyi yapmışız, neleri eklememiz gerekiyor diye. Kentsel dönüşüm konusu gündeme geldi. Kısaca birkaç saat içinde, Mersin birçok şeyi planlama açısından da konuştu. Ben planlama grubunun içindeydim. Diğer gruplar da benzer çalışmalar yaptı, ama biz planlama alanında gerçekten belediye yetkilisi arkadaşlarımızla birlikte; hem uzmanlar, hem üniversiteden gelen akademisyenler olarak çok yararlı bir değerlendirme yaptık. Süreç devam edecek. Önümüzdeki günlerde bu çalışmaları daha ileriye taşıyacak başka toplantılar da yapılacak. Çok vakit geçirmeden, Mersin’i biraz daha hazırlıklı hale getirme konusunda, daha iyi bir noktaya getireceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Prof. Barış: “Diğer büyükşehirlere göre daha kapsamlı bir çalışma oldu”
Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikoloji ve Afet Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Şerif Barış, Kahramanmaraş depreminden sonra bu tür çalışmaların Türkiye’de başlamasının önemli olduğunu belirterek, “Özellikle Mersin, bu depremden etkilenen bir il. Deprem kaynaklarına yakın bir il olduğu için, ileride olası afetlerin etkilerini azaltmanın tek yolu çok disiplinli, önceden hazırlık yaparak gerekli önlemler alarak, toplumu da belediyeyi de afetlere dirençli hale getirmek. Bu açıdan çok önemli bir toplantı olduğunu düşünüyorum” dedi. Barış, İstanbul ve Bursa’da da benzer çalışmaların yapıldığını ifade ederek, “Benim bildiğim Büyükşehir olarak bu anlamda 3. çalışma, ama Gaziantep’in de daha önce bu kadar kapsamlı olmasa da benzer bir çalışma içerisine girdiğini biliyorum. İzmir benzer bir şekilde bir çalışma yapmaya başladı, ama yine onların yaptığı çalışma da bu kadar kapsamlı ve bu kadar geniş katılımlı değildi” diye konuştu.
Alan: “Bir kentin kendi afet gerçekliğiyle yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum”
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Toplantıyı, olumlu bir girişim olarak değerlendiriyorum. Bir kentin kendi afet gerçekliğiyle yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun temel adımı da tabii öncelikle tehlike kaynaklarının tanımlanması, bunların yarattığı risklerin belirlenmesi, bu risklere karşı da alınması gereken tedbirlerin mutlaka tanımlı hale getirilmesi ve buna ilişkin çalışmaların bütünlüklü olarak yürütülmesi gerekir. Bu yüzden de, bu toplantının bir başlangıç olduğunu düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Prof. Özbek: “İleride, keşke bunları yapsaydık dememek için oldukça önemli bir çalışma”
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özbek ise, “Depremi bizzat yaşayan biri olarak, böyle bir hassasiyetin gösterilmesi oldukça önemli. Çünkü biz bu tip uyarıları yerel yönetimlere Maraş’ta yaptık. Burada tabii yerel yönetim olarak çalışma önceden planlanmış. Biz de buraya özellikle zemin etütleri konusunda katkı sunmaya geldik. Mersin risk taşıyan bölge. Özellikle sahil kesimi, sıvılaşma açısından oldukça riskli bir alan. Ayrıca çok katlı yapılan bulunması, deprem açısından önemli risk taşıyan bir durum. Bu yüzden tahminimce Mersin’in bu riski yaşamamak için, böyle bir adım atıldığını düşünüyorum. En azından ileride, keşke bunları yapsaydık dememek için oldukça önemli bir çalışma” dedi.