Merhaba değerli okurlar, Mayıs ayının ilk köşe yazısında, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle mesleğimizin içinde bulunduğu durumu, kendi yaşadıklarımız üzerinden samimiyetle anlatmak istiyorum.

Akkoza olarak biz, Tarsus’ta tarafsız değil, tam tarafsız bir çizgide ilerliyoruz. Evet, bu kelimeyi özellikle böyle kullanıyorum; çünkü “tarafsızlık” çoğu zaman süslü bir kılıfa dönüşmüş durumda.

Biz ise kimsenin karşısında değiliz; yalnızca Tarsus’a faydalı olmak için doğrunun ve halkın yanındayız. Bu çizgiyi korumak kolay değil. Hele ki Tarsus gibi herkesin birbirini tanıdığı, dostlukların iç içe geçtiği, siyasetle duyguların kolayca karıştığı bir şehirde tam tarafsız kalmak gerçekten çok zor.

Topluma faydalı olma ilkemizden hiç sapmadık. Etik kurallara, toplumsal değerlere ve tüm haberlerin odağına güzel kentimiz Tarsus’u koymaktan asla vazgeçmedik.

Tarsus’ta tam tarafsız olmak, duvarların arasında yol aramak gibi. Herkesin bir tarafı var. Herkes bir şey istiyor. Herkes bir şey bekliyor. Ama biz, kimseden alkış beklemeden, özgür irademizle elimizden gelenin fazlasını fedakârlıkla yaparak yolumuza devam ediyoruz.

İşte bu yüzden bazen yalnız kalıyoruz. Bazen yorgun, bazen kırgın, bazen de SESSİZ…

Yerel medya bu kentin aynasıdır. Ama ne yazık ki, bu aynaya bakan kalmadı. Üst düzey bürokratlar, yerel basını görmezden gelmeyi alışkanlık haline getirdi.

Oysa biz, her gün bu şehir için uyanıyoruz.

Bugün, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tek bir isteğim var:

İşini doğru, dürüst, adil yapanlara sahip çıkın.
Sırf tarafsızlar diye mobbing uygulamayın.
Kendi tarafınıza çekmeye çalışmayın.

Unutmayın: Tarsus’ta rüştünü ispatlamış, halkın güvenini kazanmış, tam tarafsız bir medya kuruluşunun yayın politikasına müdahale etmek, bu kente ihanettir.

Bu, Tarsus’a zarar vermektir. Bu, basının ruhuna karşı işlenmiş bir suçtur.

O yüzden bugün bir kez daha haykırıyorum:
Akkoza Medya Grubu’nu özgür bırakın!

Çünkü biz çizgimizi biliyoruz. Saygımızı biliyoruz. Nerede ne konuşmamız gerektiğini, ne zaman susmamız ya da ne zaman haykırmamız gerektiğini çok ama çok iyi biliyoruz.

Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, halkın sesidir.
Ve biz o sesi kısmanıza izin vermeyeceğiz.

Saygıyla,
Erdal ALAKAŞ (3 Mayıs 2025 Akkoza Köşe Yazısı)